Blog

Yeni Nesilde Tükenmişlik Sendromu: Samsun Psikiyatri Kliniğinde Görülen Vakalar

Merhaba, ben Uzm. Dr. Ayşe Pınar Doğru Balakbabalar. Samsun’da yetişkin psikiyatristi olarak çalışıyorum. Son yıllarda kliniğime başvuran özellikle genç yetişkinlerde ve yeni iş hayatına atılan bireylerde sıkça gördüğüm bir tablo var: tükenmişlik sendromu.

Eskiden daha çok orta yaşlı çalışanlarda rastladığımız bu durum, artık 20’li yaşlarının başındaki gençlerde bile görülmeye başlandı. Bu yazıda, yeni nesilde tükenmişliğin nedenlerini, Samsun psikiyatri pratiğimdeki gözlemleri ve çözüm önerilerini paylaşmak istiyorum.

Tükenmişlik Sendromu Nedir?

Tükenmişlik sendromu, kişinin uzun süreli stres, yoğun iş yükü veya yaşam baskıları sonucunda kendini fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak bitkin hissetmesi durumudur. Belirtiler arasında:

•Sürekli yorgunluk,

•İşe ya da günlük sorumluluklara karşı isteksizlik,

•Konsantrasyon güçlüğü,

•Uyku bozuklukları,

•Umutsuzluk ve motivasyon kaybı yer alır.

Eskiden daha çok öğretmenler, sağlık çalışanları veya yoğun meslek gruplarında görülürken, artık öğrencilerden yeni mezunlara kadar birçok gençte de karşımıza çıkıyor.

Yeni Nesilde Neden Daha Fazla Görülüyor?

1.⁠ ⁠Başarı Baskısı ve Rekabet

Gençler daha okul yıllarından itibaren yoğun bir rekabet ortamında büyüyor. Üniversite sınavları, iş görüşmeleri, yabancı dil zorunlulukları derken sürekli bir yarış içindeler. Bu yarış hali, erken yaşlarda tükenmişliği tetikliyor.

2.⁠ ⁠Belirsiz Gelecek Kaygısı

Samsun psikiyatri kliniğime gelen genç yetişkinlerin önemli bir kısmı “Geleceğim belirsiz” diyor. İş bulma kaygısı, ekonomik zorluklar, mesleki tatminsizlik bu nesildeki tükenmişliği artıran en önemli faktörlerden.

3.⁠ ⁠Dijital Dünyanın Yükü

Sosyal medya, gençlerde sürekli bir kıyaslama hali yaratıyor. Başkalarının hayatını idealize eden paylaşımlar, “Ben yetersizim” düşüncesini besliyor. Bu durum hem özgüven kaybına hem de duygusal yorgunluğa yol açıyor.

4.⁠ ⁠İş Hayatındaki Zorluklar

Yeni işe başlayan genç yetişkinlerde, beklentilerin yüksek olması ve iş yaşamının gerçekleri arasındaki uçurum büyük hayal kırıklığı yaratıyor. Uzun mesailer, düşük ücret ve geleceğe dair belirsizlik, motivasyonu hızla tüketiyor.

Samsun Psikiyatri Kliniğinde Gözlemlerim

Kliniğimde, özellikle 20-35 yaş arası bireylerde tükenmişlik şikâyetleri son dönemde belirgin şekilde arttı.

•Bazı genç danışanlar, daha ilk iş deneyimlerinde “Artık gücüm kalmadı” diyerek yardım istiyor.

•Üniversiteyi yeni bitirenlerde ise “Çok çalıştım ama hiçbir şey yolunda gitmiyor” düşüncesi sık görülüyor.

•Özellikle pandemi sonrası dönemde, evden çalışma ile iş-özel yaşam sınırlarının kaybolması bu tabloyu daha da ağırlaştırdı.

Bu şikâyetler yalnızca duygusal değil; fiziksel sorunlar da eşlik ediyor. Mide ağrısı, kas gerginliği, baş ağrısı gibi psikosomatik belirtiler tükenmişlik yaşayan genç yetişkinlerde oldukça yaygın.

Çözüm Önerileri

Tükenmişlik sendromu göz ardı edilmemesi gereken bir durumdur. Erken fark edildiğinde yaşam kalitesini artırmak mümkündür. Benim önerilerim:

•Gerçekçi hedefler koyun: Kendinize ulaşılabilir hedefler belirleyin, mükemmeliyetçilikten uzaklaşın.

•Dengeli yaşam kurun: İş dışında sosyal hayat, hobi ve dinlenmeye zaman ayırın.

•Dijital molalar verin: Sosyal medyada geçirilen zamanı sınırlayın.

•Destek alın: Aile, arkadaşlar veya gerektiğinde profesyonel psikiyatri desteği bu süreçte çok önemlidir.

•Kendi sınırlarınızı kabul edin: Her şeyi aynı anda başarmak zorunda olmadığınızı hatırlayın.

Sonuç

Yeni nesilde tükenmişlik sendromunun artışı, hem bireysel hem de toplumsal açıdan dikkatle ele alınması gereken bir konudur. Samsun psikiyatri kliniğimde gördüğüm en önemli nokta, genç yetişkinlerin çoğunun bu durumu “zayıflık” olarak görmesi ve geç kalmadan yardım almak yerine kendi başına baş etmeye çalışmasıdır.

Oysa tükenmişlik, bir irade sorunu değil; ruhsal bir yıpranma sürecidir. Profesyonel destek almak, hem bireyin hem de toplumun sağlığı açısından büyük önem taşır.

Unutmayın, ruh sağlığınızı korumak hayatınızı daha anlamlı ve dengeli yaşamanızın anahtarıdır.

Sevgi ve sağlıkla,

Uzm. Dr. Ayşe Pınar Doğru Balakbabalar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir